gratis

1. istanbul'un her yerinde bitiveren, türk-alman iştiraki kişisel bakım dükkanları. özellikle seyahat boyu ürünleriyle gün kurtarır. ev ve ofis yolunun üzerinde birer tane olmasıyla benim için bir terapi merkezi/para tuzağı. çalışanlarını eğitimden geçirmeleri şart, bir acayiplik yaşamadığım şubesi olmadı (tünel'dekini ayrı tutarım).

2. önce the balm'ı, arkasından demeter frangrance library'i uygun fiyata getirterek gönlümde taht kurmuş firma, misal the balm allah muhafaza douglas'a falan gelseydi dior fiyatına görecektik the balm ürünlerini.

3. müşteri temsilcisinin şahsıma "siz bizden daha iyi biliyosunuz bu konuları" dediği yer.

ondan sonra ben niye çemkiriyorum herkese?

4. meşrutiyetteki gratis'e dikkat. içerde çok atarlı müşteri teyzeler var sen neyinden memnun değilsin de alıyorsun o kimyasalları diye fırça yemişliğim var. ama yine de her yerde bulabilmemiz ve bazı ürünlerin gerçekten uygun fiyatta olması açısından çok tatlı olmuş bu mağazalar.

5. watsons ile kıyaslandığında ürün çeşitliliği daha az olan dükkan. ikisinin aynı ortamda olduğu yerde watsons'u tercih ediyorum.

6. sirf bakirkoy'de 4 ya da 5 tane subesi olan magaza.

Watsons migrossa, gratis tansas falan olabilir ancak ama gene de yoklukta ilac gibi geliyor.

7. watsons ve rossmandan önce tanıştığım ilk kozmetik ve kişisel bakım marketi.

8. yaptığı müthiş indirimlerle başımı döndüren mağaza. the balm'ı getirdiler sırf bu yüzden koca bir yıldızı hakediyorlar.

9. felemenkçe bedava anlamına gelen kelime.

10. (bkz: the balm)